Anabella,bir sabah kapısının önünde zayıf bir kedi miyavlaması işitti.Kapıyı açıp baktığında,çelimsiz,oldukça pis ve gözleri çipilleşmiş bir sokak kedisi ile karşılaştı.Doğrusu bu hayvan,kimsenin evine almak istemeyeceği kadar kötü durumdaydı.
Anabella'da onu evine almayı düşünmedi elbette.Ama,''Bunun karnı aç olmalı''diyerek,bir gtas ılık sütü o sefil kediciğin önüne bırakmadan da edemedi.
Kedicik süte dönüp bakmadı bile.O hasta gözlerini Anabella'nın gözlerine dikmiş bakıyorve sanki ''Peşimden gelmelisin ''diyordu.
Anabella bir an kapıyı kapatıp mutfağına geri dönmeyi düşündüyse de,içinden gelen bir ses, O'na kedinin peşinden gitmesi gerektiğini söyledi.
Kedi verandanın merdivenlerinden sendeleye sendeleye inerken Anabella'da onun peşine takıldı.
''Ben ne halt ediyorum?Bu hastalıklı hayvanın beni nereye götüreceğini umuyorum''diyorama geri de dönemiyordu.
Bir süre yürüdükten sonra ,yakınlardaki eski bir un deposunun yarıya kadar açık kapısından içeriye girdiler.Kedi,kıyıda köşede kalmışçuval yığınlarının arasından geçti,Anabella da onu tedirgin bir şekilde takip etti.
Gide gide henüz gözleri bile açılmamış dört minik kedi yavrusunun başında durdular.
Anabella kedilerin yavrularını yabancılardan nasıl koruduklarını iyi biliyordu.Bu yüzden kedinin nededn onu yavrularının yanına kadar götürmüş olabileceğine hiç akıl erdirememişti.
Sıska kedi,bir Anabella'nın yüzüne bakıyor,bir de yavrularına bakıyordu.anabella orada daha fazla durmak istemedi.Hızlıca geri dönüp evine gitti.Ama bütün gün o kediyi ve minik yavrularını düşündü.Geceuzun bir süre gözüne uyku girmedi.Zar zor uyuduğunda ise rüyasında yine o kediyi ve yavrularını gördü.
Sabah olur olmaz yanına bir miktar süt ve ekmek alarakdoğruca eski un deposunun yoluna düştü.
Yarıya kadar açık kapıdan girdi,eskiun cuvalıyığınlarının arasından geçti ve yavruların bulunduğu yuvaya vardığında,yavruların annelerinin memelerinden boşu boşuna süt emmek için çabaladıklarını gördü.çünkü o sıska ve çipil gözlü kedi ölmüş,zayıf bedeni çoktan buz gibi soğumuştu.
Anabella bu manzara karşısında gözlerinde boşalan sel gib yaşlara engel olamk gibi boşu boşuna bir çabaya hiç yeltenmedi.
Ağladı ,ağladı,ağladı..
Kapısına gelip,kendisini yuvasına,yavrularının yanına kadar götüren kediciğin ondan ne istediğini anlamıştı.
Paltosunu sırtından çıkarıp,yavruları sarıp sarmaladı.Paltonun kalın tüyleri arasında soğuktan titreyen minik bedenleri ısınmaya başlayan dört öksüz yavru,hayatları boyunca mutlu olacakları yeni yuvalarına doğru yola çıktıklarında,geride Allah'ın sonsuz merhametinin minnacık bişr parçasını hayatı boyunca kalbinde taşıyan anne kedinin soğuk bedeni kaldı...
Dört yavru kediyi sımsıkı saracak o sonsuz merhametin minnacık pırıltısı,Anabella'nın kalbinde parlamaktaydı artık...ZAFER DERGİSİ şubat sayısından alıntıdır