30 Temmuz 2010 Cuma

Şekerleme...



bir ara ne zaman bilgisayarın başına otursam mause tutan elime gelip şekerleme yapıyordu.Şimdi yapmıyor:(.Bir kere o kadar güzel uyuyordu ki kıyamadım uyandırmaya ama,elim çok fena uyuşmuştu:).Arkada görünen yarısı bitmiş projem o da bir daha ki postta:))

24 Temmuz 2010 Cumartesi

poşetlik 4 ve koca danalar:)

normalde anne kedi büyük, yavru kedi annesinin karnını dolmurmayacak kadar küçük olur :)Bu resimde anneyi zor görüyorum.
Görümceme kendi getirdiği kumaştan poşetlik yaptım.Diğerlerinden biraz küçük oldu,çünkü öyle istemişti ,şirin ve sade oldu.
Resimde görmüş olduğunuz kedicik bizim apartmanda beslediğimiz ortak kedimiz:)4 ay önce 3tane yavrusu olmuştu,maşallah çok güzel annelik yaptı, hala da yapıyor.ONları başından atmak için uğraşmıyor,hala emziriyor,onlar için yiyecek topluyor,savaşıyor, kimsenin zarar vermesine izin vermiyor.En çok emzirmesine şaşırıyorum çünkü,genelde 2 aylık civarı kediler yavaş yavaş yavrularını terk ederler,özellikle de emzirmezler.Ama bizim miniş(ismi böyle)küçük minişleri gözü gibi korumaya devam ediyor.Saolsun apartmanımızda ev sahibimiz ve komşumuz da anlayışlılar, hep beraber bakıyoruz:)Hele komşum; çok korkuyor kediden ama elinden geleni yapıyor onlar için:) Bizim koca danalar ne zaman bırakacaklar bilmiyorum ama anne bir deri bir kemik kaldı:(

23 Temmuz 2010 Cuma

kutuları atmam abi ,çöpçüyüm ben:)






mutfağım için dergilik yaptım ,dergilerim toparlanmış oldular.Evet ben iflah olmaz bir çöpçüyüm:)

16 Temmuz 2010 Cuma

şeker poşetlik 3





Kayınvalideme hediye gidecek olan poşetlik
bugün süpriz yapacağım umarım beğenir,
Şu vakitler biraz meşgul ve de yorgunum
elişine elim gitmiyor .Çok yapılacak projem var ama atalet var üzerimde,bakalım ne zaman kendime geleceğim.

15 Temmuz 2010 Perşembe

yaramazlık aromalı şeker



Şeker Bey artık kendini aştı kediliğe terfi etti:)Kedi gibi gidiyor diğer odada gizli işler çeviriyor, çağırınca gelmiyor, saklanıyor.Sofraya oturdukmu yemek yedirmiyor, herşeyin tadına bakmak istiyor.Özellikle benim karpuzuma ve çatalıma göz dikiyor:)
Şimdi de pencereleri açamıyoruz.Beyimiz perdenin o daracık yerine girip ya uyuyor ya da oradan pencerenin camına konuyor ve biz perdeler kapalı bile olsa açamıyoruz pencereyi.Çok şükür ki evimiz yazın çook sıcak olmuyor:) Canım benim çok tatlı, daha çok yaramazlığı var da başka zaman yazayım:)

14 Temmuz 2010 Çarşamba

hediye kutusu


Nihayet kendi yaptığım birşeyli yazabiliyorum bloguma .Telefonuma giren ve evdeki tüm bilgisayarları çökerten(Deep frEEzE olmasına rağmen)virüsten kurtuldum.Bilgisayardaki halledilmişti ama tel. hala duruyordu bugüne kadar o illet virüs.Yegane fotoğraf çekme aletim de telefonum olunca, birşey ekleyemez olmuştum günlerdir.Çok şükür hale yola geldi telefonum da.
Efendim bu hediye kutusunu şimşek hızıyla yaptım küçük bir arkadaşıma hediye verecektim kutusu da güzel olsun istedim.
Evde sakladığım düğün kartlarından birini,krem şanti kutusunu,devam edemediğim ebru kursumdan yaptığım battal ebrusu deneme kağıdını , kına gecelerinde dağıtılan kına kesesini,boncukve kurdelayı kullanarak oluşturdum kutuyu.Bazılarını silikonla bazılarını yapıştırıcıyla yapıştırdım. Bu kutunun sahibi olan kızı çook seviyorum:))
NOt: aşağıdakı postu da okumanızı tavsiye ederim uyzun ama komik bence:)

10 Temmuz 2010 Cumartesi

hemşehrimin ilanı:)YOK YOK!!


Bir internet sitesi üzerinden satılık araba ilanı veren Hüseyin Sayın adlı vatandaş, 1977 model Renault 12 marka arabasına yazdığı özelliklerle okuyanları gülmekten kırıp geçiriyor
Sahibi olduğu 1977 model Renault 12 marka arabayı satamayınca bir internet sitesine ilan veren Hüseyin Sayın isimli vatandaş, arabasına yazdığı ilginç özelliklerle dikkat çekti. İlanı okuyanların sayısı her geçen gün biraz daha arttı. Hatta öyle ki, bin 500 TL bedel isteyen Hüseyin Sayın’a 10 bin liraya kadar ücret teklif edenler oldu. Hüseyin Sayın ise şimdilerde arabasını satmak yerine bu ilgi ve alakanın tadını çıkarmayı tercih ediyor.
BENİM GÖZÜMDE YER UÇAĞI
1996 yılında aldığı arabayı 2009 yılına kadar kullandığını ve arabanın kendisinin çok kahrını çektiğini söyleyen Hüseyin Sayın, “Zaman zaman eziyet etse de arabamla iyiydik. Ama daha sonra satıp yenisini almak istedim. Satamayınca bir internet sitesine ilan verdim. İlgi çeksin diye de arabaya ilişkin ilginç özellikler yazdım. İlgi artık öyle bir noktaya geldi ki artık benim biçtiğim fiyattan çok daha fazlasını vermeye başladılar. Ben de bunun üzerine arabamı satmamayı düşündüm” diye konuştu.
İŞTE HİÇBİR ARABADA BULUNMAYAN ÇARPICI ÖZELLİKLER
Hüseyin Sayın’ın arabası için yazdığı ilginç özellikler ise tam olarak şöyle: “Aracım 1977 model olup 1300 motor hacmine sahip bir yer uçağıdır (benim gözümde). ABS, klima, aırbag, açılır tavan, alaşımlı jant, navigasyon, yol bilgisayarı gibi özellikleri yoktur. Fakat, direksiyonu, sigara küllüğü, yaylı koltukları ve çakmaklığı vardır. Açılıp kapanabilen camları ve kapı kolları çalışır durumdadır. Komple orijinal olan aracımda aranırsa birkaç yerde lokal boya çıkabilir. Hatta iyicene didik didik edilirse komple boyalı olduğu ortaya çıkabilir. Yüzeysel boyaların yanı sıra bir kaç küflü bölgeye de rastlanılmıştır. Aracın rengi aslen eflatundur. Fabrika çıkışı ise koyu yeşil ile cırtlak mor arası bir şeydir. Bu boyalar zaten o dönemki renoların orijinal boyalarıydı. Bizim elimize geçtiğinde beyazdı. Biz de daha sonra kanunlara uygun olsun diye ruhsattaki yazan renk olan eflatuna boyattık. Fakat renk seçeneğinde aradım bulamadım. Ona yakın bir renk olan Mor seçeneğinin işaretlemek zorunda kaldık. Çorum kaloriferini 1 yıl önce başka bir araca taktırdığımızdan dolayı şu anda kaloriferi yoktur. Fakat kışın yedek bir aküye bağlı olarak bir elektrikli battaniye iş görebilir. Veya 2.5 litrelik bir kola şişesine sıcak su doldurarak belinize koyabilirsiniz. İmkanlar olmayınca parlak fikirler artıyor haliyle. Tüm bakımları yetkili serviste yapılmamış olup el yordamıyla eş-dost yardımıyla yapılmıştır. Aracın farları vardır. Fakat uzun ve kısa far diye bir şey olmadığı için geceleyin onunla uğraşmadan direk yola yoğunlaşabiliyorsunuz. Ayrıca farları kapalı konumdayken frene basarsanız fren lambalarının yanında farları da çalışmaktadır. Değişik bir özellik. Diğer arabalarda bulamazsınız. Arabayı hiç kilitlemiyorum. Kimse de içine girmedi şimdiye kadar. Çünkü kilitlesem bile bir çay kaşığıyla açılıyor zaten. Bilenler bilir. Anahtar derdi yok. Kaput ve bagaj anahtarsız açılabiliyor. Bu özellik modelli arabaların çoğunda bile yok. Ayrıca şoför mahallinin yanındaki kısımda ayak koyma yerinde yaklaşık 30 cm çapında bir delik vardır. Bu deliği örtmek için bir mukavva ve çuval kullandım. Yazın deliği açarak doğal klima olarak kullanmaktayım. Yakıtı da etkilemediği için gayet ekonomik. Egzozu delindi (şu sıralar koptu kopacak). Baktım güzel ses çıkarıyor. Hiç ellemedim. Çalışınca havalı bir araba gibi ses çıkarıyor. Başkaları egzozdan ses çıkarmak için paralar harcıyor. Düdük falan taktırıyorlar. Ben bedavadan yapıyorum bunu.
Aracımdan gayet memnunum. Muhayyer araçtır (O da ne demekse bir türlü çözemedim. Osmanlıca sözlüğe bile baktım ama işin içinden çıkamadım). Model yükselteceğimden dolayı satıyorum. Yoksa daha binerdim. 1979 model bir Renault 12 alacağım. Bu modeller arası renaultlarla takas yapabilirim.
MERHABA

RESİMİ DE YÜKLEMEYE ÇALIŞTIM AMA HATA OLUŞTU BAĞLANTIDAN KENDİNİZ BAKIN:)